Burç saçmalıkları
Gökyüzündeki
diğer gezegenlerin, Dünya ‘dan görünen konumlarının, önemsiz bir gezegendeki,
kendilerini düşünsel yaşam biçimleri olarak adlandıran makro moleküller ile
niye korelasyonları bulunsun ki. Yine de, astrolojinin bizi inandırdığı budur.
Duygusal anlamda iyi hissetmemizi sağlayacak her oluşumu, “bunların hepsi
insanlar için” düşüncesiyle bağdaştırmaktan keyif alıyoruz. Zihnimizi bunlarla
oyalamak ne derece mantıklı olabilir?
Algımızı
biraz olsun değiştirmek adına, kısa bir anekdot paylaşmak istiyorum. “Uzay
boyutu” hakkında kabul görmüş en gerçekçi sonuç, dört boyutlu uzay kavramıdır.
En, boy, yükseklik ve zaman boyutlarından oluşur uzay. Adına burç dedikleri
zırvalıkların temelinde “horoskop” yatar, burçlar buradan beslenirler. Dünyanın
güneş etrafındaki dönüşü sırasında ortaya çıkan konum farklılıklarının, güneş
sistemindeki diğer gezegenler ile kıyaslanması olayıdır esasen. “Venüs’ün
şuandaki konumu bla bla bla…” saçmalıkları buradan türetilmiştir.
Gerek medya
gerekse yazılı basın organlarından gazeteler başta olmak üzere, birçok mecrada,
astroloji ve burçlar hakkında binlerce doküman bulabilirsiniz. Gelecek hakkında
ucu açık cümleler kullanarak, kişilerin neler yaşayacağı üzerine varsayımlarda bulunurlar.
Maddi kazanç kapısı haline gelen burç köşeleri, birçok kişi tarafından da
ilgiyle takip edilmektedir. Ülkede okuma alışkanlığı, sadece ama sadece burç
köşesi takip etmek olan; yüz binlerce insan olduğunu tahmin etmek zor olmasa
gerek. Her bünyenin ihtiyacı olan vitamin farklı olduğu gibi; duymak istediği,
inanmak istediği kavramlar da farklılık gösterebilir. “Fala inanma, falsız da
kalma” mantığının bir başka versiyonu olsa gerek bu durum.
Beyin çok
ilginç bir organdır değerli dostlar. “Beyni şartlandırma” üzerine birçok deney
ve gözlem yapılmıştır. Merak edenleriniz araştırabilirler. Okuduğunuz
yazılardaki olayları gerçekleştirmek için, kendinizi şartlandırmadığınız
sürece; burç köşeleri eğlenceli olabilir. Asıl tehlike bu şartlandırmayı yapan
beyinlerde, özgür iradesini bir başkasının yazdığına teslim eden bu ahmaklarda.
Naçizane bir tavsiye ile bitiriyorum satırlarımı.
“ Yaşamak
istediğiniz hayat, bir başkasının kaleminden çıkmasın. Ne istiyorsanız onu
yapın. Sizi “siz” yapan düşüncelerinizdir, başkasının ne söylediği ya da ne
düşündüğü değil! ”
Yorumlar
Yorum Gönder